9 Ekim 2008 Perşembe

Aşkın büyüsü fiziksel güzelliği aşar..

Bir an durup düşünün; Tatlı bakış, zeka, ses tonu, güler yüz, hoşgörü, anlayış, umut ve sevgi bir insanı ne kadar güzelleştirir? Çok!

Çünkü işin özü, insan güzelliğinin, belirli biçimlerin ve ölçülerin ötesinde, davranışlarla ortaya çıkmasıdır.. Güzelliği bir saplantı haline getirenlere çok üzülüyorum. Farklı noktalardan hareket ederek, zaman zaman bu konuyu yeniden işliyorum. Hele siz beni muayenehanemde görseniz, en az kozmetik işlemler ve cilt hastalıkları kadar insanların doğal kalması ile ilgileniyorum. Aranızda bu durumu çelişkili bulanlar olabilir. Bir yandan, “ kendinize iyi bakın, sağlığınıza ve güzelliğinize zaman ayırın, dış görünüşü boş vermeyin” diye yazıyorum; arada bir de “güzellik o kadar da önemli değil” gibi bir başlık atıyorum! İnanın benim bir çelişkim yok, ama yaşam tezatlarla dolu, ne yapabilirim?

İNCE AYAR

İnsanın kendine bakması ve elinden geldiği kadar iyi görünmeye çalışması tabii ki önemlidir. Her zaman da önemli olmuştur. Bunun tersini kim söyleyebilir? Özsaygısı olan, ruh sağlığı yerinde olan ve çevresindekilere değer veren herkes kendine bakar, bakmalıdır da. Ama burada ince bir ayar var; Her şeyi bir yana bırakıp, tek derdimiz, “ Acaba nasıl görünüyorum, başkaları beni nasıl buluyorlar” gibi bir noktaya gelirse, özgüvenimizden, cazibemizden ve çekicilikten bir şeyleri yitiririz. Çünkü gerçek yaşam bizden renkli bir fotoğraf karesi olmaktan çok daha fazlasını bekler..

TABLO DEĞİL İNSANIZ..

Estetik ameliyatlara ve kozmetik yöntemlerle güzelleşmeye çok alıştığımız günümüz toplumlarında, unutulan bir şey var; Güzellik esasında insanın iç dünyasının dışarı yansımasıdır. Bunu sağlayan da tamamen kişiliğimizdir. Sağlık, canlılık, heyecanlar, üretkenlik, almayı ve vermeyi bilmek, kendini değerli hissetmek, başkalarına da kendilerini değerli hissettirmek, güzel ilişkiler kurabilmek yeteneğidir.

DAVRANIŞLAR

Gerçek güzellik insanın davranışlarıyla bizi etkisi altına alan, tahlili zor bir duygudur. Aynı sinema veya tiyatro oyuncusunu, rolüne bağlı olarak güzel veya çirkin bulabiliriz. Çoğu zaman kötü adamı yada hain kadını oynayan bir artistin özel hayatında çekilmiş masum bir resmine bakınca şaşırabiliriz. İşin özü, insan güzelliğinin, belirli biçimlerin ve ölçülerin ötesinde, davranışlarla ortaya çıkmasıdır. Şöyle bir dikkat edin, en çekici insanlar en güzel insanlar olmayabilirler. Aslında genellikle de değildirler. Çekiciği yaratan temel etken, özgüven ve ruh zenginliğidir.

GÜZELİN DE GÜZELİ VAR

İyi şeyler alışkanlık yapar, insan daha fazlasını ister. Güzellik, şıklık, bakım, başarı, şöhret, zenginlik böyledir. Hep daha fazlası vardır. Evet doğrudur dünyadaki en kusursuz güzellik ve en büyük zenginliğin hepsi asla bizim olamaz. Pamuk Prenses’in hırslı üvey annesi gibi kendi kendimizi yememeliyiz. “Ayna ayna söyle bana, benden güzel var mı bu dünyada?” Masallar bir yana, aklımız fikrimiz “en güzel” olmaktaysa işimiz zordur. Kendimizi asla yeterli hissetmeyiz. Hedef bizden, biz hayatın gerçeklerinden uzaklaşmaya başlarız. Kalçamız şu kadar santim, burnumuz şöyle, kaşımız böyle olunca mutlu olacağımızı zannederiz. Oysa bu mutluluk bir türlü yakalanamaz.. Neden? Her şeyden önce bu konuya bu denli yoğunlaşmak belirli bir gerginliği de beraberinde getirir. İstediğiniz kadar estetik ameliyat olun, kozmetik yöntemlerle tedbirler alın, bir yandan da bu güzelliği kaybetmenin korkusu büyür içinizde. Yaşlanma yada hastalık, hayatın doğal dönemleridir. Peki o zaman ne yapacağız? Bazıları güzelliği bozulunca insan içine çıkmak istemezler. Bu kendine haksızlık değil midir sizce? Sizin insanlara bir göz ziyafeti vermekten başka hiçbir varoluş nedeniniz olmayabilir mi? Sizin bir tablodan başka verecek bir şeyiniz yok mu hayata? Gençlik ve güzellik bir nöbettir, gelip geçer. Doğanın bir armağanı olarak genç nesillere devredilir. Daima bizden genç ve bizden güzel birileri olacaktır. Bu umarsız amaç için iç huzurunu kaybetmeye değer mi? Dış görünüşe fazlasıyla takıntılı insanlar genellikle diğer yönlerini geliştiremezler. Tamam mükemmel fiziğiniz, pürüzsüz bir cildiniz olabilir ama bu sizin için her şeyden daha fazla önemliyse işiniz zordur! Her şeyden önce “ ya bir gün bozulursa” korkusuyla bugünün de tadını çıkaramazsınız. İnsanlar sizin sadece güzelliğinizle mi ilgileniyorlar? Doğrusu çok şanslı bir durum değildir bu. Peki ya insan ilişkileri, sevmek, sevilmek, vermek, almak, hissetmek, paylaşmak..

MUTLULUK
Mutluluğun nedir? Bunun tek bir cevabı olabilir mi? Olamaz tabii ama genellikle dengeli, tamamlanmış, çok yönlü, anlamlı, bütünleşmiş, dengeli bir yaşamın ödülüdür mutluluk. İçinde sağlık, güzellik, idealler, umutlar, tutkular, birikimlerimiz, başarılarımız, inançlarımız, zekamız, bilgi, saygı ve ilişkilerimiz kadar yalnızlığımızın da payı vardır. Kendimize gösterdiğimiz özen kadar başkalarına, onların sorunlarına, ihtiyaçlarına gösterdiğimiz özenin de payı vardır.

GENÇ RAKİPLER

Kadınların içini kemiren bir sorun var; Bazı erkekler neden eşlerinden ayrılıp çok daha genç kadınlarla beraber olurlar? Esasında erkeklerin belli bir yaştan sonra genç kadınlara karşı gösterdikleri dayanılmaz ilginin nedenlerinden biri, doğal yaşlanma psikolojisidir. Kimi erkekler yaşlanmayla baş etmek için onu reddederler ve genç, güçlü olduklarını ispat etmek isterler. Tabii bu gelip geçicidir. Çünkü doğa yasaları daima ağır basar! Peki bunun cevabını hiç kendinizde aradınız mı? Yaşlandığınız için mi, kendinizi bıraktığınız için mi, yada kocanızın kusurlarını çok iyi bildiğiniz için olabilir mi? Aranızdaki kişilik savaşını siz kazanmış ve ona kendini iyi hissedeceği bir şey bırakmamış olabilir misiniz? Yada hiçbirisi değil de siz genç ve güzel olmayı çok önemsediğiniz için kocanızı da bu fikre bizzat kendiniz alıştırmış, farkında olmadan kendi elinizle hazırlamış olabilir misiniz? Bazen de eşlerden biri diğerinin gölgesinde kalır. Kendi istekleri, ilgi alanları ve öz güveni giderek kaybolur. Bazıları ev işleri, geçim mücadelesi, çocuklar, akrabalar derken herkesi memnun etmeye çalışırken kendilerini ihmal ederler. Bu denli fedakarlık sonucunda içlerindeki yaşam ışığını söndürürler. Ve bu hiç kimse için iyi değildir. Ve birgün kendi kendilerinin yeniden farkına varmaları için bir başka kadının yada erkeğin büyülü bir bakışı yeter de artar! İşte o zaman kendini yeniden tanımlamanın, keşfetmenin, arzuları hayata geçirmenin, güzelleşmenin zamanı tekrar gelir. Ama eski köye yeni adet getirmek kolay değildir. Bütün bunlar bazen evlilikleri toparlar, bazen de dağılmasına yol açar..

YAŞAM ERTELENMEZ

İnsan hiçbir zaman aşırı fedakarlık yapmamalı, kendini bırakmamalı ve kendinden vazgeçmemelidir. Kaybolan zamanların bedelini ne kendimiz ödeyebiliriz nede ailemize ödetebiliriz.. Koşullar elverdiğince her koşul altında kendimize özen göstermeli, doğanın bize bahşettiği güzellikleri ve sağlığımızı korumalı, hayattan zevk almayı bir an bile ihmal etmemeliyiz. .


GERÇEK ÖZGÜRLÜK

Kendimize bakmalı ancak bunu her şey sanmamalıyız. Ve dinç kalmak için elimizden geleni yaparken, huzur ile bir gün yaşlanacağımızı kabul etmeliyiz. Bu bakış açısı ve olgunluk bizi özgürleştirir. Kendimiz olma, kendi hayatımızın, kendi gerçeğimizin tadına varma, her anın keyfini çıkarmayı kolaylaştırır.


ÇEKİCİLİK

Esasında, kişiliğimiz ve duygularımız her türlü makyajı ve plastik cerrahiyi aşar. İnsanların aklında kalan davranışlarımız, tavırlarımız, sözlerimizdir. Belleklerde saklanan gözlerimizin makyajı değil, bakışların anlamıdır. Özgüveniniz sütun gibi bacaklardan daha çekicidir. Partneriniz sadece dış görünüşünüzle ilgileniyorsa o zaman sizi neden seçtiğini yada sizin onu niye seçtiğinizi sorgulamanızda yarar var.
Evet yıllar geçtikçe yüzümüzdeki çizgiler artar ama aynı zamanda bizde çoğalırız. Yaşamın tüm izlerini silmeye kalkarsak kendimize ait neyimiz kalır geride? Ve biliyorsunuz yüzümüz ruhumuzun aynasıdır…

Dr. Yasemin F. Amato


NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.

Hiç yorum yok: