28 Ocak 2007 Pazar

Su, yaşam ve gençlik..

Bilirsiniz, bir topluluğun içinde doktor varsa, laf dönüp dolaşıp sağlıkla ilgili konulara yönelir. Hatta bazen dostlarla birlikte yenilen bir akşam yemeği veya ev ziyareti, hatta sokaktaki karşılaşmalar bile aniden poliklinik havasına dönüşür!

Gene böyle bir toplantıda “su” konusu açıldı. Dostlarım, günde 3-4 litre su içmekle ilgili tavsiyelerin, abartılı olup olmadığını sordular. Güzellik ve sağlıkla ilgili her türlü yayında, bol bol su içilmesi önerilir. Bu öneri son derece yerindedir. Su sağlık için de güzellik için de, özel olarak cilt güzelliği için de kesinlikle çok önemlidir.

Cenin anne karnında su içinde büyür. Yeni doğan bir bebekte vücudun %70’i sudur. Orta yaşlarda vücuttaki su oranı % 60’a iner, giderek % 50’ye düşer. Su kaybı doğrudan doğruya bir ölüm nedenidir, ağır ishallerde olduğu gibi. Bu oranlara bakarak, gençlik ve canlılıkla vücuttaki su oranı arasındaki ilişkiyi açıkça görebiliriz. Yani bir bakıma, vücudunuz su açısından ne kadar zenginse, o kadar gençsiniz, denilebilir. Yaşlandıkça cilt de, saçlar da kurur zaten.

Kişisel olarak su ihtiyacı farklı olabilir. Gerekli su miktarı yaşam biçimine, mevsimlere, iklime ve daha birçok etkene bağlı olarak biraz değişebilir. Bu tamamen su kaybıyla orantılıdır. Gün boyunca ortalama 2,5 litre su kaybederiz. Bunun 1,5 litresini idrarla, 0,4 litre kadarını terleme yoluyla, gene 0,4 litre suyu da nefes verirken kaybederiz. Demek ki, günde en az 2,5 litre suyu yerine koymak yaşamsal önem taşır. Hava sıcaksa veya herhangi bir nedenle fazla terlemişsek su ihtiyacı artar.

Su vücudun kan yapmasını ve kan dolaşımını sağlar, mukoza dokularını ve cildi nemli tutar, bazı vitaminleri çözer, idrarla böbreklerin temizlenmesine aracı olur, sindirimi düzenler, kabızlığı iyileştirir. Vücutta biriken ödemi atmanın en iyi yolu da su içmektir. Çünkü en iyi idrar söktürücü (diüretik) bizzat suyun kendisidir. Vücudunda su biriken kadınların genellikle yeteri kadar su içmedikleri görülür. Sabahları aç karnına su içilmesi vücuttaki zararlı toksinleri temizler.
Tüm bu nedenlerle bol bol su için. Ayrıca her fırsatta doğal maden suyu, yeşil çay, taze meyve suları, sebze suları tüketin; sulu meyveler, su içeriği zengin salatalar, sebzeler yiyin.

Öte yandan, yorgunluğumuzu alan nedir? Hiç kuşkusuz güzel bir duş, banyo, havuz veya deniz. Yani su! Sabah yüzünüzü yıkamadan kendinize gelebilir misiniz? Yorgun ayaklarımızı sıcak suda dinlendiririz. Siz hiç asık bir yüzle denize giren insan gördünüz mü? Su içinde 7’den 70’e herkesi neşe sarar. Su insanı arındırır, canlılık, keyif, moral ve sağlık verir.

Suya girmek tek kelime ile harikadır. İnsan suda vücut ağırlığının sadece % 10’unu hisseder. Yüzerken veya su içinde dururken eklemlere, iskelete hiç yük binmez. Suyun hareketi yumuşak bir masaj gibi insanı dinlendirir, vücudu sıkılaştırır, kasları formda ve esnek tutar. Ayrıca zihni sakinleştirir, tasaları unutturur…

Size basit bir su tedavisi önerebilirim. Banyo yaparken cildinizi canlandırabilir, sıkılaştırabilirsiniz. Bunun için çok sıcak olmamak koşuluyla, duşun altında birkaç dakika durun, sonra 20 saniye kadar soğuk duş alın. Bu arada vücudunuzda daireler çizip, soğuk suyu yüzünüze tutmayı da ihmal etmeyin. Bunu üç-dört kere tekrarlarsanız çok etkili olur.

Su hakkında ne kadar çok şey söylenirse söylensin, azdır ve daima eksik kalır. Bugünkü yazımı da su üzerine bir deyişle kapatabilirim. “su verenleriniz bol olsun” ya da “su gibi aziz olun”…

Dr. Yasemin F. Amato

NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.

Hiç yorum yok: