RADYO FREKANSI İLE GENÇLEŞME
Onarmak kısmen mümkündür ama sağlık ve güzellikle ilgili olarak korumak öncelikli önem taşır.
Radyo frekansı ile yapılan estetik tedaviler, artık ülkemizde de uygulanıyor. Değerli meslektaşlarım Prof. Onur Erol ve Dr. Ali Kerim Diler bu yöntemin Türkiye’de kullanımına öncülük ettiler. Esasında radyo frekansı çok yeni bir icad değildir. Bu teknoloji 1995 yılında Dr. Edward W. Knowlton tarafından keşfedildi ve ilk patentli cihaz 1997 tarihinde üretildi. O gün, bu gündür radyo frekansı çok çeşitli tıbbi tedavi amaçlarıyla kullanıldı ve her geçen gün yeni alanlarda yararları keşfedilmeye devam ediliyor. Günümüzde özellikle apne ve horlama tedavisinde, reflü tedavisinde, varis tedavisinde ve bazı kanser tümörlerinin iyileştirilmesi için kullanılıyor.
Beklentilerimiz ne olabilir?
Ama bizim konumuz bunlar değil. Radyo frekansı güzelleşmemize nasıl yardımcı olabilir, bu yöntemden hangi sorunlarımıza çözüm bulmak için yararlanabiliriz ve beklentilerimiz neler olabilir gibi soruları cevaplamaya çalışacağım. Bildiğiniz gibi; Lazer, Foto IPL, Ultrason gibi ileri teknoloji eseri olan ışık yöntemlerini uzun zamandır kullanıyoruz. Lazer’i soyucu ve kesici özellikleriyle tanıdık. Göz ameliyatlarında mucizeler yarattı. Ancak Foto IPL, Ultrason ve Radyo frekansı farklı yönleriyle yeni bir yaklaşım sağladılar. Soyucu yada yakıcı değiller, kesik ve yara oluşturmuyorlar, cildimizdeki değişimleri hedef dokuda meydana getirdikleri ısı ile yaratıyorlar.. Bu nedenle NON INVASIVE yani tahriş etmeyen yöntemler olarak tanımlanıyorlar.
Amerikalılar radyo frekansına "lunchtime facelift," yani öğle tatilinde yüz gençleştirme adını taktılar. Çünkü ne anestezi, ne neşter nede iyileşme süreci gibi bir sorunu yok. Günün herhangi bir saatinde randevunuzu alıyorsunuz, aç veya tok olmanızın da hiçbir önemi yok, belirli bir süre işlem görüyorsunuz sonra da çıkıp normal hayatınıza devam ediyorsunuz. Sonuçları 3-6 ay içerisinde kendini göstermeye başlıyor ve 1,5-2 yıl kadar devam ediyor..
Estetiğe farklı yaklaşımlar Özellikle yüz estetiği için kullanılan yöntemleri iki şekilde izah edebiliriz. Yüzde yüz olmasa da, bunları temel özellikleri ile cildi yenileme veya sadece kozmetik değişimler olarak sınıflandırmamız mümkündür.
Her çeşit peeling, dermabrazyon cildimizi hafifçe tahriş ederek kollajen dokunun yenilenmesini sağlarlar. Alt deride gerçek değişiklikler yaratırlar. Yani cildimizin temel dokularını zenginleştirirler. Botox dolgu yada estetik ameliyatlar gibi görünüşümüzü çok fazla değiştirmezler ama cildin dayanıklılığını arttırırlar ve yapısını gençleştirirler.
Botox, dolgu enjeksiyonları ve estetik cerrahi yüzümüzdeki kırışıklık ve çöküntüleri hemen (büyük ölçüde) ortadan kaldırırlar. Botox kollajen dokuda değil de kas gevşemelerinde etki gösterir. Gerçi yüzümüze yapılan injeksiyonlar mekanik yönüyle alt deriyi canlandırırlar ve kolajen oluşumuna da destek olurlar. Ancak yine de bu yöntemlerin esas özelliği kullanılan ilaçlar veya cerrahide yapılan işlemlerle belirlenir.
Işık tedavileri her ikisinden de farklıdır. Cildin yüzeyinde herhangi bir tahrişe yol açmazlar. Botox yada dolgular gibi ilaçlardan da yararlanmazlar. Derinin alt tabakalarını ısıtarak, harekete geçirirler ve uzun süreli olarak kolajen artışını teşvik ederler. Cildin yeniden düzenlenmesini, biyolojik yaşının geri dönmesini sağlarlar.
Kolajen= gençlik!
Krem reklamlarından, tüm kozmetik yöntemlere kadar, hepsi bize kolajen artışı vaat ederler. Gerçekte veya görünüşte! Çünkü cilde gücünü ve dolgunluğunu kolajen lifleri verirler. Bu lifler kat kat veya dalga, birbirine sarılmış kalın bir ağ tabakasına benzerler. İnsan yaşlandıkça derideki kollajen miktarı azalır; bozulur, sertleşir ve düzensiz bir şekilde karmakarışık düğümlere dönüşür. Bu arada elastin lifleri de esnekliklerini kaybederek sertleşirler. Bütün bunların sonucunda, cildin dolgunluğu kaybolur, üst tabakası incelir. İçi boşalan ve desteksiz kalan cildimiz, yerçekiminin etkisinde kalarak sarkmaya başlar. Zamana yenik düşer, kırışık, kuru, sertleşmiş, sarkmış mat bir hale dönüşür. Ve bu bilginin ışığında, kolajen kaybını önlemek, belirli yöntemlerle dönem dönem kolajen yapımını desteklemek son derece belirleyici bir gençlik iksiri olarak ön plana çıkar.
Isınan dokular kendisini yeniler:
Radyo frekansı ile cilt gençleştirmenin temel prensibi; hücrelerin etrafındaki dokulara, ayrıca dış deriye zarar vermeden, cildin sadece belirli tabakalarını ısıtmaktır. Radyo frekansı enerjisini derinin altına gönderir. Deri yüzeyi soğutulurken, deri altı radyo frekansı ile ısınır. Hastanın hissetmediği ancak alt deri dokularını harekete geçiren bu ısı; deriyi soymadan ve yaralara yol açmadan, kollajen dokunun yeniden düzenlenmesini sağlar ve yüz seklini yeniler.
Çünkü cilt bu ısıtmaya tepki olarak yara iyileştirme yeteneğini harekete geçirir ve kendini yenilemeye çalışır. Isıdan etkilenen kollajen, cilt altındaki elastin liflere tekrar organize olur ve kollajen miktarı artış gösterir. Tabii kolajen miktarının artması, cildin sıkılaşması ve dolgunluğunu yeniden kazanması anlamına gelir.
İşlem hakkında
İşlem süresi, uygulama yapılacak alanın büyüklüğüne bağlı olarak 20 dakika ile 2 saat arasında değişir. Ciltteki değişimler 2—3 ay sonra başlar ve yaklaşık 6 ayda en üst seviyeye çıkar. Etkisi 1,5-2 yıl devam eder. Genellikle yüz için radyo frekansı tek seansta yapılıyor. Ama benim izlenimlerim 6 ay ara ile yapılmasının daha etkili olduğunu gösteriyor.
Tedaviden önce hastanın daha rahat etmesi için anestezi özelliği olan bir krem sürülür. Ancak bunu tercih etmediğimizi belirtmeliyim. Çünkü hafif acı doktoru yönlendirir. Cilde gereksiz yere fazla doz uygulanmasını önler.
Bu yöntemin yan etkileri yok denecek kadar sınırlıdır. İşlemden sonra oluşan hafif kızarıklıklar bazılarında birkaç gün, bazılarında bir-iki hafta kadar devam eder. Nadiren ödem ve çöküntüler ortaya çıkar. Bu yan etkiler genelde kendi kendine geçer ama bazen dolgu takviyesi gerekebilir. Anestezi yapmadığımız hastalarda tüm bu yan etkiler çok daha sınırlı oluyor.
Radyo frekansından önce aç kalmak veya kan vermek gibi ön hazırlıklar yapmak gerekmez. Kişi tedavi sonrası hemen normal hayatına dönebilir ve tedavi sonrası özel bir bakım lazım değildir. Cildi temiz tutmak, nemlendirmek ve güneşten korumak yeterlidir.
Yüzünüzde daha önce uygulanmış botox veya dolgu maddeleri bulunmasının da hiçbir sakıncası yoktur. Radyo frekansından önce de, sonra da bunlardan yararlanmaya devam edebilirsiniz.
Radyo frekansı yüz ovalini düzeltir
Bu tedavinin en önemli sonuçları, cildin sıkılaşması, çene altı (gıdı) yanak gibi bölgelerin toparlanması ve özellikle yüz bölgesindeki sarkmaların hafiflemesidir. Her tedavide olduğu gibi bazı insanlarda daha etkili diğerlerinde daha etkisiz olabilir.
Radyo frekansının en başarılı olduğu konu, 35-45 yaşlarında yeni başlayan gevşemeler, sarkmalar ve hafif elastikiyet kayıplarıdır. Yüz derin çizgilerle dolduktan veya göz kapakları sarktıktan sonra ilk defa tedaviye başlamayı düşünenler için çok tatminkar sonuçlar vaat edilemez.
Radyo frekansı, yüzün yanı sıra kol, bacak araları sarkmaları, gevşemiş meme derisi ve karın sarkmalarında hatta sellülit tedavilerinde de son derece etkilidir. Ancak yüz bölgesi dışındaki radyo frekansı uygulamaları için Amerikan Gıda ve İlaç Örgütü (FDA) onayı yeni alındığından kullanımı şimdilik çok yaygın değil.. Farklı amaçlar için seans sayısı ve başka hangi tedavilerle kombine edilmesi gerektiğini hastanın talepleri ve doktoru tarafından belirlenir.
Radyo frekansı diğer yöntemlerle el ele..
Alın ve göz çevresi bölgesi, yanaklar, ağız çevresi, çene ve çene altına uygulanan radyo frekansı tedavileri kişiyi ortalama 5 yaş gençleştirir. Alın ve göz çevresi çizgileri için Botox, elmacık kemikleri, yanak ve dudak çevresi çizgileri için Dolgu maddeleri ve genel sıkılaşma ile çene altı sarkıkların giderilmesinde Radyo frekansı bir ekip oluşturuyorlar.
Dr. Yasemin F. Amato
NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.
Onarmak kısmen mümkündür ama sağlık ve güzellikle ilgili olarak korumak öncelikli önem taşır.

Beklentilerimiz ne olabilir?

Amerikalılar radyo frekansına "lunchtime facelift," yani öğle tatilinde yüz gençleştirme adını taktılar. Çünkü ne anestezi, ne neşter nede iyileşme süreci gibi bir sorunu yok. Günün herhangi bir saatinde randevunuzu alıyorsunuz, aç veya tok olmanızın da hiçbir önemi yok, belirli bir süre işlem görüyorsunuz sonra da çıkıp normal hayatınıza devam ediyorsunuz. Sonuçları 3-6 ay içerisinde kendini göstermeye başlıyor ve 1,5-2 yıl kadar devam ediyor..
Estetiğe farklı yaklaşımlar Özellikle yüz estetiği için kullanılan yöntemleri iki şekilde izah edebiliriz. Yüzde yüz olmasa da, bunları temel özellikleri ile cildi yenileme veya sadece kozmetik değişimler olarak sınıflandırmamız mümkündür.
Her çeşit peeling, dermabrazyon cildimizi hafifçe tahriş ederek kollajen dokunun yenilenmesini sağlarlar. Alt deride gerçek değişiklikler yaratırlar. Yani cildimizin temel dokularını zenginleştirirler. Botox dolgu yada estetik ameliyatlar gibi görünüşümüzü çok fazla değiştirmezler ama cildin dayanıklılığını arttırırlar ve yapısını gençleştirirler.
Botox, dolgu enjeksiyonları ve estetik cerrahi yüzümüzdeki kırışıklık ve çöküntüleri hemen (büyük ölçüde) ortadan kaldırırlar. Botox kollajen dokuda değil de kas gevşemelerinde etki gösterir. Gerçi yüzümüze yapılan injeksiyonlar mekanik yönüyle alt deriyi canlandırırlar ve kolajen oluşumuna da destek olurlar. Ancak yine de bu yöntemlerin esas özelliği kullanılan ilaçlar veya cerrahide yapılan işlemlerle belirlenir.
Işık tedavileri her ikisinden de farklıdır. Cildin yüzeyinde herhangi bir tahrişe yol açmazlar. Botox yada dolgular gibi ilaçlardan da yararlanmazlar. Derinin alt tabakalarını ısıtarak, harekete geçirirler ve uzun süreli olarak kolajen artışını teşvik ederler. Cildin yeniden düzenlenmesini, biyolojik yaşının geri dönmesini sağlarlar.
Kolajen= gençlik!
Krem reklamlarından, tüm kozmetik yöntemlere kadar, hepsi bize kolajen artışı vaat ederler. Gerçekte veya görünüşte! Çünkü cilde gücünü ve dolgunluğunu kolajen lifleri verirler. Bu lifler kat kat veya dalga, birbirine sarılmış kalın bir ağ tabakasına benzerler. İnsan yaşlandıkça derideki kollajen miktarı azalır; bozulur, sertleşir ve düzensiz bir şekilde karmakarışık düğümlere dönüşür. Bu arada elastin lifleri de esnekliklerini kaybederek sertleşirler. Bütün bunların sonucunda, cildin dolgunluğu kaybolur, üst tabakası incelir. İçi boşalan ve desteksiz kalan cildimiz, yerçekiminin etkisinde kalarak sarkmaya başlar. Zamana yenik düşer, kırışık, kuru, sertleşmiş, sarkmış mat bir hale dönüşür. Ve bu bilginin ışığında, kolajen kaybını önlemek, belirli yöntemlerle dönem dönem kolajen yapımını desteklemek son derece belirleyici bir gençlik iksiri olarak ön plana çıkar.
Isınan dokular kendisini yeniler:

Çünkü cilt bu ısıtmaya tepki olarak yara iyileştirme yeteneğini harekete geçirir ve kendini yenilemeye çalışır. Isıdan etkilenen kollajen, cilt altındaki elastin liflere tekrar organize olur ve kollajen miktarı artış gösterir. Tabii kolajen miktarının artması, cildin sıkılaşması ve dolgunluğunu yeniden kazanması anlamına gelir.
İşlem hakkında

Tedaviden önce hastanın daha rahat etmesi için anestezi özelliği olan bir krem sürülür. Ancak bunu tercih etmediğimizi belirtmeliyim. Çünkü hafif acı doktoru yönlendirir. Cilde gereksiz yere fazla doz uygulanmasını önler.
Bu yöntemin yan etkileri yok denecek kadar sınırlıdır. İşlemden sonra oluşan hafif kızarıklıklar bazılarında birkaç gün, bazılarında bir-iki hafta kadar devam eder. Nadiren ödem ve çöküntüler ortaya çıkar. Bu yan etkiler genelde kendi kendine geçer ama bazen dolgu takviyesi gerekebilir. Anestezi yapmadığımız hastalarda tüm bu yan etkiler çok daha sınırlı oluyor.
Radyo frekansından önce aç kalmak veya kan vermek gibi ön hazırlıklar yapmak gerekmez. Kişi tedavi sonrası hemen normal hayatına dönebilir ve tedavi sonrası özel bir bakım lazım değildir. Cildi temiz tutmak, nemlendirmek ve güneşten korumak yeterlidir.
Yüzünüzde daha önce uygulanmış botox veya dolgu maddeleri bulunmasının da hiçbir sakıncası yoktur. Radyo frekansından önce de, sonra da bunlardan yararlanmaya devam edebilirsiniz.
Radyo frekansı yüz ovalini düzeltir

Radyo frekansının en başarılı olduğu konu, 35-45 yaşlarında yeni başlayan gevşemeler, sarkmalar ve hafif elastikiyet kayıplarıdır. Yüz derin çizgilerle dolduktan veya göz kapakları sarktıktan sonra ilk defa tedaviye başlamayı düşünenler için çok tatminkar sonuçlar vaat edilemez.
Radyo frekansı, yüzün yanı sıra kol, bacak araları sarkmaları, gevşemiş meme derisi ve karın sarkmalarında hatta sellülit tedavilerinde de son derece etkilidir. Ancak yüz bölgesi dışındaki radyo frekansı uygulamaları için Amerikan Gıda ve İlaç Örgütü (FDA) onayı yeni alındığından kullanımı şimdilik çok yaygın değil.. Farklı amaçlar için seans sayısı ve başka hangi tedavilerle kombine edilmesi gerektiğini hastanın talepleri ve doktoru tarafından belirlenir.
Radyo frekansı diğer yöntemlerle el ele..
Alın ve göz çevresi bölgesi, yanaklar, ağız çevresi, çene ve çene altına uygulanan radyo frekansı tedavileri kişiyi ortalama 5 yaş gençleştirir. Alın ve göz çevresi çizgileri için Botox, elmacık kemikleri, yanak ve dudak çevresi çizgileri için Dolgu maddeleri ve genel sıkılaşma ile çene altı sarkıkların giderilmesinde Radyo frekansı bir ekip oluşturuyorlar.
Dr. Yasemin F. Amato
NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.
1 yorum:
çok güzel bir bilgilendirme olmuş.ancak termajenin fiyatını bildirirseniz çok sevinirim.
Yorum Gönder