14 Mayıs 2008 Çarşamba

"Anti Aging" bir yaşama sanatıdır..

İnsan dünyada yaşayan tüm canlılar içinde kendi gençliğini, hayatının kalitesini ve süresini arttırabilen tek canlı türüdür. Eğer yaşlılık bir hastalık ise, insan artık bu hastalığı kontrol altına almayı başarabiliyor. Ve bu bir yaşama sanatıysa, adı Anti Aging’dir!

Yaşamdan daha fazla zevk almak hakkımız!

Son yarım yüzyılda tıpta inanılmaz ilerlemeler oldu. Ortalama insan ömrü son 200 yılda, 28 yaşından 75 yaşına kadar çıktı. Ama hayattan zevk almadan, üretime katılamadan yaşayan ve hergün yeni bir sorunla karşılaşan ileri yaştaki yakınlarımız için ve onlara bakmak için çırpınan orta yaşlılar için hayat güzelleşmedi.. Bunu kabullenmek kolay değil. Hayır, yaşımız ilerlerken hayatın içinde yer almanın daha iyi bir şekli olmalı. Ve sıra bize geldiğinde, günün birinde aktif hayatı terk edip bir köşeye çekilmek istemiyoruz. Vücutlarımız formunu, yeteneklerini kaybederken, hafızalarımız unutmayla tanışırken ve cinsel potansiyelimizi göz göre göre kaybederken buna seyirci kalmak istemiyoruz. Yaşlanmanın, yaşlı bir insan olarak hayattan zevk almanın bir yolu bulunmalı…

Çağdaş insanlar artık böyle düşünüyorlar ve böyle hissediyorlar. Bu soruların cevabını arayan ise, Anti Aging çalışmalarıdır !

Tıp alemi boş durmuyor:

Tıp dünyası yıllardır yeni hastalıklarla mücadele etmek, her soruna bir çare bulmak için büyük ilerlemeler kaydederken, hayatın ve ölümün sırrını çözmek için de sayısız araştırma yapıyor. Genler, DNA’lar, muhtemel hastalıkların önlenmesi, dolaşım sistemi, beyin, hormonlar ve enzimler.. Yaşlanmanın ve hastalıkların fizyolojisi araştırılırken tüm işlevlerimiz ve tüm gıda ürünleri, düşünce ve davranış sistemleri, iklimsel özellikler deneylere tabi tutuluyor. Kimbilir belki de içten içe insanlığın en eski merakı olan ölümsüzlük iksirini aramaya devam ediyoruz..
Gerçeği görmeliyizBiliyoruz ki yaşamımızın ilk yarısında vücudumuz bizi taşır, korur, her türlü umursamazlığımızı sineye çeker. Fakat ikinci yarısında nöbet değişir. Artık bizim onu korumamız, kollamamız ve önem vermemizin zamanı gelmiştir. Bunu ya yaparız, yada yapmayız! Seçim bizimdir. Yaparsak vücudumuz uyum içinde olur ve yaşamdan zevk almaya devam ederek her dönemin tadını çıkarabiliriz. Yapmazsak, Menapoz ve Andropozla başlayan değişimler akla gelebilecek her türlü yaşlılık hastalığına açık olarak devam eder ve yaşamımız endişelerle dolu ağır bir yüke dönüşür. Hem kendimiz, hem de yakınlarımız için…

Anti aging yeni bir bakış açısıdır:

İşte anti aging nedir diye sorduğumuz zaman; yaşlılık hastalıklarının önlenmesi, ilerleyen yaşlarda yaşam kalitesinin korunması ve geliştirilmesi ile ilgili sayısız araştırma disiplinini hatta alternatif tıp olanaklarını birleştiren ve yaşam kalitesine dönüştüren bir daldır. Bu çalışmaların anti aging adı altında toplanması henüz oldukça yenidir. Çağımız tıbbı erişilen pek çok bilgiyi anti aging araştırmalarına yada yorumlarına borçludur. Ve anti aging konusundaki bu gelişmelerin, tıbbın hastalıklara yaklaşımını ve tedavi anlayışını yeniden yapılandırması muhtemeldir..

Anti aging hangi konuları kapsar?

Yaşlanma ile başımıza neler geliyorsa, bunları önlemek ve geri çevirmek için yapılan her şey anti aging kapsamındadır. Beynin sırları, hafıza, bağışıklık sistemimiz ön sıradaki anti aging araştırmaları içindedir. Ama antioksidanların ayrıştırılması da, cildinizi güzelleştiren kremler de anti aging çabalarının içindedir. Aynı şekilde menapoz sıkıntılarını azaltan maddelerle ilgili araştırmalar da, size yararlı diyetler de öyledir, bitkilerin -otların laboratuarlarda incelenmesi, spor programları yada iktidarsızlığa bulunan çareler de aynı dereye akar, hormon araştırmaları da, estetik girişimler de..


Yaşımız ilerledikçe ortaya çıkan belli başlı sorunlar:

▪ Uykusuzluk yada uyku kalitesinin bozulması
▪ Şişmanlık, vücudun belli bölgelerinin yağlanması, kas kitlesinde azalma
▪ Seksüel sorunlar, isteksizlik, iktidarsızlık
▪ Deride kuruluk, kırışıklarda artma ve sarkma, saç ve tırnak sorunları
▪ Depresyon
▪ Kronik ağrılar, eklem ve kas sorunları, iltihaplanmalar
▪ Kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları
▪ Böbrek yetmezliği
▪ Diyabet
▪ Kanser türleri
▪ Hafıza ve hareket kabiliyetinin kaybına yol açan hastalıklar
▪ Yaşlıların bakımı

Anti aging araştırmaları ve tedavileri, tüm bu sorunları önlemeye, iyileştirmeye yada hafifletmeye çalışır.

Şansımız % 70:
Araştırma sonuçlarına göre, yaşam süresinde ve kalitesinde genlerin % 30, yaşam biçiminin ise % 70 lik bir payı vardır. % 70 Oldukça zengin bir orandır ve halihazırdaki anti aging önerilerin ve tedavilerinin çoğu bu sahadaki payımızı arttırmak içindir. Öte yandan genetik sorunları önlemek için araştırmalar da devam etmektedir. Ne kadar erken tedbir alıp yaşam kalitemizi yükseltirsek, şansımızı o kadar arttıracağımıza kuşku yok!

Anti aging programlarının temel konuları:
Bu konular çok çeşitli olmakla birlikte, aşağıdaki gibi özetlenebilir:
▪ Vücudumuzun toksinlerden temizlenmesi
▪ Beslenme, gıdalarla sağlığımız arasındaki etkileşim, doğal kaynakların azami kullanımı▪ Bağışıklık sisteminin geliştirilmesi
▪ Anti oksidanların bilinçli bir şekilde kullanımı
▪ Hormonlar, vitaminler, mineraller, enzimler ve eser elementlerin etkileri
▪ Kilo ve sağlık ilişkisi
▪ Fiziksel aktivitenin arttırılması
▪ Hormon analizleri ve tedavileri
▪ Genetik analizler ve önlemler
▪ Duygularımız, ruhsal doyum ve mutluluğumuz
▪ Cildimizin geliştirilmesi, dış görünümümüz ve kozmetik yöntemler

Serbest radikaller: en önemli yaşlanma nedenlerinden:

Yaşlanmanın en büyük nedenlerinden biri, vücudumuzda serbest radikallerin yaptığı tahribattır. İyi beslendiğimizde, sağlıklı olduğumuzda ve yaşamımızı temiz bir çevre içinde sürdürdüğümüzde bile, belli bir miktarda serbest radikal üretiriz. Bu bir dereceye kadar normaldir ve hatta gereklidir. Ancak güneş etkileri, sigara, dengesiz beslenme ve hareketsizlik gibi olumsuz yaşam koşulları, serbest radikallerin çoğalmasına neden olurlar. Yaşam kalitesinin bozulmasıyla artan serbest radikaller, çok büyük sorunlara yol açarlar. Zamansız tahribata ve yaşlanmaya neden olurlar. Yaşam kalitemizi ne kadar yüksek tutarsak, serbest radikaller bize o kadar az zarar verebilir.

Hormonlar: yaşam orkestrasının akordu
Vücudumuzda 100 den fazla hormon vardır. Kalp atışlarımızı, nefes alışımızı hormonlar yönetir. Kadınları kadın, erkekleri erkek yapan hormonlardır. Gece bizi uykuya daldıran, sabah uyandıran hormonlarımızdır. Kan basıncı, kemiklerin oluşumu, kaslarımızın gücü, eklemlerimizin esnekliği bu inanılmaz orkestranın eseridir. Büyümeyi hormonlar yönetirler. Yağları yakarlar, vücut enerjisini ve ısınını sağlarlar. Menstrüal düzeni, bebek sahibi olmamızı hormonlara borçluyuz. Strese karşı savaşan, öfkemizi, depresyonu yatıştıran hormonlardır. Hafızamız hormon düzeninin dışında düşünülemez. Kan şekerini ve onların dokulardaki seviyesini kim ayarlar? Hormonlar! Alerjik reaksiyonları ve infeksiyonları onlar önlerler. Ağrılarımızı azaltırlar, sexüel dürtülerimizi kontrol ederler. Tüm bağışıklık sistemini ve beynimizi ahenk içinde tutan yine hormonlardır. Uzun lafın kısası, akla gelebilecek her türlü yaşamsal işlev için hormonların çok önemli olduğunu söylemek hiç de abartılı değildir. Hormon seviyeleri ve dengesi bozulunca organizma tümüyle yaşlanmaya ve çökmeye başlar..

Anti Aging’in ana ilkeleri
Takvim yaşınız ne olursa olsun, biyolojik yaşınızı kontrol etmek kendi elinizdedir. Yaşınız ilerlese bile hayattan geri çekilmeyi kabullenmeyin. Hedeflerinizi gerçekçi tutun ama asla vaz geçmeyin ve yetinmeyin!

▪ Hareket edin, yürüyün, spor yapın.
▪ Uyku kalitesini ve düzenini önemseyin. Gerekirse melatonin alın ama uykunuzdan taviz vermeyin!
▪ Az ve bilinçli yiyin. Gıdaları tanıyın, antioksidanlara ağırlık verin.
▪ Hayvansal yağlardan uzak durun. Omega 3 ve Omega 6 gibi yararlı yağları tüketin
▪ Vücut ağırlığınızın % 5 kadarını verin.
▪ Sigara , fazla içki ve kahveden uzak durun.
▪ Daima çok su için.
▪ Vücudunuzdaki hormon seviyesini ve dengesini izleyin, gerekirse doktor kontrolünde hormon desteği alın.
▪ Beyninizi canlı tutun. Bunu sağlamak için; Kitap okuyun, oyun oynayın, bilmece çözün, sinemaya gidin, telefon numaralarını, fıkraları ezberleyin, yeni konulara karşı ilginizi açık tutun, kurslara gidin, öğrenmekten vazgeçmeyin ve bol bol şaka yapın!
▪ Duygularınızı köreltmeyin. Asla içinize kapanmayın, duygularınızı bastırmayın, insanları sevin, okşayın, dokunun, şarkılar ezberleyin, söyleyin, ağlayın, gülün! Yılbaşlarını, yaş günlerini, bayramları boş vermeyin.
▪ Daha genç ve güzel görünmek bize çok büyük bir duygusal destek sağlar. Bu amaçla giyinmeyi önemseyin, kendinize bakın, kuaföre gidin ve kozmetik yöntemlerden yararlanın.

Kendi biyolojik saatinizi kontrol etmeye başladığınız zaman, anti aging in bir yaşam pınarı olduğunu ve size sağlıklı, mutlu, coşkulu, aktif bir ikinci bahar vaad ederken ne kadar haklı olduğunu kavramakta gecikmezsiniz.

Check-up çok önemlidir:
Anti aging’in en güzel taraflarından biri, yaşadığınız sürece ne zaman başlarsanız başlayın, size yararlı olmasıdır. Vücudumuzun kendini onarma yeteneği öylesine güçlüdür ki, yararlı bir davranışa daima olumlu yanıt verir.

Her yıl baştan aşağı bir check up yaptırarak tüm hormon, enzim seviyelerinizi, kalp ve damar sağlığınızı, kemiklerinizi, cinsiyetinize bağlı olarak hassas veya zaafı olan organlarınızın ve böbreklerinizin durumunu izleyin. Size birkaç ağrı kesici verdikten sonra, “Bu yaşta bütün bu ağrılar, yorgunluklar, keyifsizlikler normal” deniliyorsa bunu kabullenmeyin. Sizi daha iyiye ve daha güzele layık gören, bilgisini yenileyen, anti aging’in farkında olan doktorlarla yolunuza devam edin. Yaşam artık çok daha uzun, tadını çıkarmaya hazır olun !

Dr. Yasemin Fatih AMATO


NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.

Hiç yorum yok: