12 Mayıs 2008 Pazartesi

Güzellik sağlığın meyvesidir..

“SAĞLIK” ile “GÜZELLİK”in MUHTEŞEM DANSI

Güzellik arayışı dindirilemeyen bir susuzluk gibidir, sonsuzluğun peşinde koşmaya benzer. Her insan güzelliği arar. Kendinde, çevresinde, insanlarda, doğada, dış görünüşte ve iç dünyada, kısacası her şeyde. Esasında aradığımızın güzellik olduğu kuşkuludur. Belki de aradığımız denge ve uyumdur…

Bütün yaşam gibi doğa ve vücudumuz da zıtlıklarla doludur.

 Kadın vücudunda erkeklik hormonları, erkek vücudunda kadınlık hormonları bulunur.
 Hastalık sırasında sağlık, sağlık sırasında hastalık faktörleri birlikte yaşarlar.
 Yağlı cilt kuru, nemsiz bir cilt yağlı olabilir…
Uzak Doğu felsefesi bu durumu yin ve yang olarak tanımlar. Ve muhtemelen güzellik dediğimiz o son derece göreceli gerçeklik, esasında dengeyi, uyumu ve ahengi temsil eder.
Ve konu fiziksel güzellik olunca, her şeyden önce sağlığımızdan bahsetmek gerekir. Çünkü her şey onunla başlar, onunla yaşar.. Sıvası bozuk bir duvarı boya ile ne kadar düzeltebiliriz? Hemen hemen hiç düzeltemeyiz.
 Aynı sıvası bozuk duvar örneğindeki gibi, fizyolojik sorunları olan bir cildi de sadece kozmetik yöntemlerle düzeltmek olası değildir.

Çoğu zaman kendimizi günlük hayatın akışına öyle bir kaptırırıız ki, cildimiz bile sadece lekeleri ile, kırışıklıkları ile, ter kokusuyla, kıllarıyla, benleriyle, rengiyle, pürüzleri ile veya sorunlarıyla aklımıza gelir. Bacaklarımız sellülitlerle veya varislerle, saçlarımız şekliyle kendini hatırlatır. Oysa cildimiz ve tüm vücudumuz bütün bunların ötesinde o kadar değerlidir ki!

Cildimizin fiziksel önemi ne kalbimizden, ne karaciğerimizden, ne böbreklerimizden, nede üreme organlarımızdan daha az değildir. Akciğerimiz veya midemizin güzelliğinden bahsetmeyiz. Bu organlar düzgün çalıştıkları sürece onların farkına bile varmayız. Ama cildimiz öyle mi ya, kimi zaman onun canlı bir organ olduğunu bile unuturuz, ona adeta bir giysi veya takı gibi davranır, aynanın karşısına geçip onu yargılarız…
CİLT ÇOK AKILLI BİR ORGANDIR
 Örneğin cildimizin yağ salgısından hoşlanmayız. Oysa bu yağ salgısı olmasaydı, vücudumuz ıslandığında sünger gibi su çekerdi veya sıcakta, rüzgârda, soğukta, kurumuş yapraklar gibi ufalanırdı…
 Biz terimizi durdurmak için elimizden geleni yapsak, her deodorantı denesek de, vücudumuzdaki birçok zehirli madde terleme yolu ile dışarı atılır. Yani ter detox yaparak sağlığımızı korur.
 Güneşte neden kızarırız veya esmerleşiriz diye hiç düşündünüz mü? Bunun tek nedeni deri altındaki dokuları güneş ışığından korumak içindir…
 Kıllar ve saçlar vücudu güneş ışınlarından korumak ve bedenimizdeki ısıyı dengelemeye destek olmak için uzarlar. Saçlar beynimizi, kaşlar ve kirpikler ise gözlerimizi korurlar.
 Vücut ısımız 37 derecede sabit kalıyorsa, bunu büyük ölçüde derinin faaliyetlerine borçluyuz. Deri yüzeyine yakın kan damarları, koşullara göre genişleyip büzülerek, vücut sıcaklığını ayarlar, terleme vücut ısısını düşürür, deri altındaki yağlar bir tampon gibi ısıyı korurlar… Derimiz mükemmel bir termostat gibi çalışır !

DÜŞÜNDÜREN TEZATLAR
 Yüzümüzde çıkan sivilcelerin nedeni, çoğu zaman erkeklik hormonudur. Ama bunu kestirip atarsak neler olur biliyor musunuz? En başta erkenden yaşlanıp çökeriz. Ne neşemiz, ne cinsel isteğimizden eser kalmaz!
 Genç kızların hiç sevmedikleri adet döngüsü, onların bütün ışıltısını yaratan mükemmel hormon dengesini gösterir.
 Vücutta su toplanması ve şişlikler (ödem) oluşmasının en iyi ilacı nedir biliyor musunuz? Bol bol su içmek! Çünkü ödemler genellikle az su alımı nedeniyle vücuttaki su dengesinin bozulmasından oluşur.
 Belirli mimik kaslarını geçici bir süre için felç ederek yüzü gençleştiren botox’un, kozmetikten önce ilk kullanıldığı alan, felç tedavileridir.
 Yüzü gençleştirmek için deriyi gergin tutan kollajen dokuyu onarmak gerekir. Bunun yolu da onu tahriş etmekten geçer!
 Hareket ettikçe yoruluruz değil mi? Ama kronik yorgunluğun en etkili ilacı hareketten başka bir şey değildir.
Durup düşünmeye değer değil mi? Hiçbir şey dışarıdan göründüğü kadar basit değil. Ve güzellik, gençlik, gençlikteki yaşam kalitesi ve diriliğin uzun yıllar boyunca korunması (Anti Aging), öncelikle sağlığa ve dengeye bağlıdır.
 Vücudumuzda çinko eksikliği varsa, hiçbir tedavi aknelerimizi geçiremez.
 Krom eksikliği varsa, tiroit bezimiz düzgün çalışmıyorsa, diyetlerle kilo vermemiz kolay değildir.
 Hormon dengelerimiz bozuluyorsa yüzümüzü ve vücudumuzu gergin tutmamız bir hayaldir…
Cilt bozukluklarının ve estetik sorunların her biri, vücudumuzun dengesinde bozulan bir şeyler olduğunu haber verirler.

SAĞLIK VARSA, GÜZELLİK KENDİLİĞİNDEN GELİR..
Özellikle kadınlar bir araya gelince kusurlarını konuşurlar. Oysa bilmezler ki her vücut, dünyaya gelen her varlık, içinde büyük mucizeler taşır! Medya, basın, televizyonlar, dergiler, defileler, reklâmlar, yaşantımıza erişilmez bir güzellik imajını taşıyorlar. Çoğu özel makyajlar, özel ışık filtreleri altında çekilen bu görüntüler içimizde gerçeküstü bir ideale dönüşüyorlar. Ve maalesef mutsuz olmamıza neden oluyorlar.

Özellikle biz kadınlar, ne kadar güzel olursak o kadar mutlu olacağımızı zannederiz. Oysa bir zamanların en güzeli Marlyn Monroe’nun bunalımını engelleyememiştir güzelliği. Halk içinde güzel kızlara, “Allah çirkin kısmeti versin” derler. Hiç bunun anlamını düşündünüz mü?

Günümüzde, ne yazık ki güzellik birinci planda, sağlık ve huzur ise ikinci planda kalıyor. Oysa önemli olan tek şey sağlıklı ve manevi olarak doyumlu bir yaşama sahip olmaktır. Biz sağlıklı olduğumuz ve kendimizi canlı, keyifli hissettiğimiz sürece; ne kaç beden giydiğimiz, ne boyumuzun kaç santim olduğu yada yüz biçimimizin nasıl olduğu önemli değildir. Kendimize bakmalı ancak bunu her şey sanmamalıyız. Bu bakış açısı ve olgunluk bizi mutluluğun daha yakınlarına taşır..Kendi hayatımızın, kendi gerçeğimizin tadına varma, her anın keyfini çıkarma olanağını sağlar..

Dr. Yasemin F. Amato

NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.

Hiç yorum yok: