Moda ile sağlık birbirine hiç bu kadar zıt olmamıştı...
BRONZLAŞMA NEDİR?
Bronzlaşma, kozmetik bir değişim midir, yoksa cildin ultraviyole ışınlarına karşı bir çare arayışı mıdır?Hali hazırda bronzlaşma ihtiyacı, karşımızda bir gerçek olarak duruyor. Dermatologlar her fırsatta, “güneşe çıkmayın” deseler de, plajlarda iğne atsanız yere düşmüyor ve insanlar öğle saatlerinde bile sereserpe güneşlenmeye devam ediyorlar… Bu bölümde, bu gerçeği kısmen olduğu gibi kabul edip, bronzlaşmayı hem olanakları hem de sorunları açısından büyüteç altına alacağız.
Bronzlaşma süreci pembeleşmeyle başlar. Güneş altında kalındığında, cilt pembe-kırmızı bir renk alır. Bu kızarıklık, cilt altında genişleyen kılcal damarların yansımasıdır. Renk değişimi, cildin güneş ışınlarına verdiği ilk tepkidir. Hafif yanıklarda, güneşten uzaklaşıp kapalı bir mekana girildiğinde, kızarıklık yavaş yavaş kaybolmaya başlar. Gerçek güneş yanıkları ise akşam saatlerinde giderek kızarır ve “pancar gibi” denilen tablo ortaya çıkar. Cilt kıpkırmızı olmuş ve sanki şişmiştir. Dokunulduğunda acı verir, sonra su toplar ve kısa sürede soyulur.
BRONZLAŞMA NASIL OLUŞUR?Esasında olan şey şudur: Güneş ışınlarına maruz kalan ciltte, bazı DNA parçaları ciddi şekilde hasar görür. Bunun üzerine, cilt kendini korumak için, melanin üretmeye başlar. Melanin, renk pigmentlerinin tıbbi adıdır ve güneşe karşı doğal bir koruyucudur. Çoğalan renk pigmentleri (melanin) cildin rengini koyulaştırır. Ve bu faaliyet güneşe maruz kalındıktan sonraki birkaç gün boyunca devam eder. Böylece deri rengi koyulaşır.
Bronzlaşma aniden olabildiği gibi tedricen de oluşabilir. Ani bronzlaşma kısa sürede hafifler. Geç bronzlaşma ise güneşlendikten 24-72 saat kadar sonra başlar, giderek koyulaşır.
Herkes aynı sürede veya aynı ölçüde bronzlaşamaz. Cilt rengindeki değişim, genetik ve hormonal faktörlere bağlıdır. O çok özendiğimiz bronz ten, aslında Ultraviyole ışınlarının saldırısı karşısında, cildin kendisini korumak için, melanin sayısını arttırarak, dönüştüğü renktir. Ancak melanin ne kadar artarsa artsın , cildi tam olarak korumayı başaramaz.
Cilt tiplerine göre bronzlaşma:
Özetle ifade edilecek olursa; ten rengi ne kadar açıksa, melanin açısından o kadar fakir demektir. Dolayısı ile güneşe karşı da o kadar savunmasızdır.
Cilt tipleri, güneşe tepkisi açısından, genel hatları ile
( Fitzpatrick’in sınıflamasına göre) 6 grupta incelenir :
Tip 1. Kızıl saçlı ve çilli :
Kırmızı alarm !
Kanser tehlikesine karşı en duyarlı grup budur.Bu cilt tipinde koruyucu melanin üretimi çok azdır. Beyaz tenli-kızıl saçlı insanların, güneşe çıktıklarında, kısa sürede ıstakoz gibi kızarmaları, sonra da yüz ve omuzlarının çillerle dolması, işten bile değildir. Bronzlaşmaları ise sadece hayaldir. Her şeye rağmen, tüm koşulları zorlayıp biraz renk değiştirmeyi başarsalar bile, cilt kanseri riski çok yüksektir. Bu tip insanların ve özellikle çocukların, güneşten çok iyi korunmaları gerekir.
Tip 2. Beyaz tenli, açık renk gözlü :
Kanser riski yüksektir
Güneşe karşı mukavemeti zayıftır. Güneşe çıkıldığında cilt yanar, kızarır, soyulur ama pek bronzlaşmaz. Elde ve yüzde kahverengi lekeler oluşması ihtimali yüksektir. Bu lekelerin cazip olduğunu kimse söyleyemez. Ayrıca bu tipler kanser riskine karşı korumasızdır. Bu nedenle güneşe karşı her tedbirin alınması önerilir.
Tip 3. Açık tenli, kumral :
Korumayı elden bırakmayın
Bu tip cilt hafifçe yanar, bronzlaşmaya biraz müsaittir. Cildi koruyarak ve nemlendirerek, ihtiyatla bronzlaşabilir. Şanslı olması, bronzlaşmaya müsait olması anlamındadır. Yoksa güneşin kalıcı hasarlarına karşı bağışıklığı yoktur. Herkesin başına gelebilecek şeyler, kumralların da başına gelebilir.
Tip 4. Koyu buğday tenliler:
İmtiyazlı bir cilt
Buğday tenli olanlar, bronzlaşmadan nasibini alabilir. Bu ten rengi güneşte kızarmaz ve ilk andan itibaren esmerleşmeye başlar. Ama lekeler ve kanser riskine karşı bir garantisi yoktur.
Tip 5. Asyalılar (sarı ırk):
Sarı esmerlik
Çinliler bu tipe örnek verilebilir. Asyalı, Hintli, Orta Doğulu, Güney Amerikalı insanlar veya melez tipteki Afrikalılar da aynı gruba girer. Güneşe karşı tepkileri buğday tenliler gibidir. Yanıp kızarmadan, bronzlaşırlar. Bilinen tüm riskler, onlar için de geçerli olmaya devam eder.
Tip 6. Afrika zencileri:
Siyahın da siyahı var!
Zencilerin renklerinin doyum noktasında olduğu sanılmamalıdır. Yanıp kızarmazlar ama güneş onların da rengini koyulaştırır. Ayrıca leke ve kanser riski için de, yok denemez.
“After Sun” adı verilen ürünler hakkında birkaç sözGüneşten sonra bronzlaşan teni korumak amacıyla üretilen birçok krem bulunur. Kozmetik piyasasında bunlara “After sun” denir. Satışa bu isimle sunulurlar. Aslında bunlar nemlendiriciden başka bir şey değildir. Nitelikli herhangi bir nemlendirici, cilde gereken yumuşaklığı sağlar ve zamanından önce kuruyup pullanmasını, yer yer soyulan yanık derinin lekeli görünmesini önler. After sun ürünlerin yaptığı tamamen budur. Nemlilik sayesinde yanık deri biraz daha uzun ömürlü olur. Eninde sonunda bu deri hücreleri de soyulur ve yenilenir. Zaten üst derinin değişmesi normalden uzun sürecek olursa, ciltte donuk, pullu bir görüntü oluşturur.
Sonuç olarak, güneşlendikten sonra özel bir ürün, yani ”after sun” kullanmak şart değildir. Normal bir vücut nemlendiricisi de cildi aynı ölçüde korur.
OZON TABAKASI İNCELİYOR
Kanser ve Katarakt riski gün geçtikçe artıyor..
Dünyamızı, güneş sistemindeki diğer yıldızlardan daha şanslı yapan olgulardan birisi, güneşe karşı filtre görevi yapan bir atmosfer tabakasına sahip olmasıdır. Atmosferin katmanlarından biri olan, “Ozon tabakası” güneşin zararlı ışınlarını emerek, yeryüzüne ulaşmasını engeller. Ekolojik dengenin bozulmasına bağlı olarak, ozon tabakası ne yazık ki ciddi bir şekilde incelmektedir.
Atmosferin bozulması sonucunda bir yandan global ısınma, buzulların erimesi gibi sorunlar gündeme gelirken, öte yandan kanser ve katarakt riski artmaktadır.
Güneşe karşı yalnız ve savunmasız kalıyoruz.
GÜNEŞLE GELEN HASTALIKLAR
İlk tepkiler
Cilt tahrişi:Kısa vadede, güneş ışınları ciltte eritem (kızarıklık), ödem (şişlik), soyulma, ısı artışı, acı ve bronzlaşmaya yol açar. Kızarıklığı yaratan, damarların genişlemesidir. Güneş yanıkları 6-24 saat içinde belirgin bir hal alır. Sonra cilt ya soyulur ya da bronzlaşır. Bütün bu değişimlerden esas olarak UVB ışınları sorumludur.
Güneş çarpması: Güneş altında kalındığında bulantı, kusma, tansiyon sorunları ortaya çıkar. Bu duruma halk içinde “Güneş Çarpması” denir. Saçlar:Güneş saçları da deri kadar yıpratır. Saçlar kurur ve kırılgan bir hale gelir. Boyalı ve permalı saçlar, güneşten daha fazla etkilenir. Boya, röfle, perma, biyoform gibi kozmetik işlemlerin ömrü kısalır. Bazı araştırmalar, çay içmenin güneş hasarlarını azaltabileceğini öne sürmektedir. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, çay verilen farelerin güneşten daha az etkilendiği belirtilmektedir.
GÜNEŞ YANIKLARINDA İLK YARDIM* Hemen güneşten ayrılın ve eve girin. Eğer bu mümkün değilse, gölgeli bir yer arayın. Eğer bu da mümkün değilse, o zaman, kendinize havludan bir gölgelik yaratın.
* Vakit kaybetmeden buz kompresi yapın. Bunu , her defasında 20 şer dakika olmak üzere, günde 2 kez tekrarlayın.
* Gün içinde birkaç kez, parfümsüz, sakinleştirici bir nemlendirici sürün.
* Cildiniz çok acıyorsa, o zaman lokal anestezik maddeler içeren bir krem kullanın.
* Cildiniz su toplarsa, oyalanmadan bir doktora başvurun. Su toplanan yerler patlar ve açık yaralar haline gelir. Bu açık yaralarda, mikro organizmalar çoğalır. Neticede, bunlar çoğu zaman iltihaplanır yani enfeksiyon oluşur.
* Eğer güneş yanığı ileri seviyedeyse, doktor kortizon tedavisi önerebilir.
* Yanık cilt tam anlamıyla iyileşinceye kadar tekrar güneşe çıkmayın.
Kalıcı hasarlar
Hiperplazi: Güneşe maruz kalan cilt, güneşten korunmak için normal olmayan bir orandaçoğalıp kalınlaşır; köselemsi , kaba ve sert bir hal alır.
Hiperpigmentasyon: Kalınlaşan deride (hiperplazi olan) , özellikle yüz ve ellerde, koyu renkte lekeleroluşur.
Çiller: Yüz ve omuzda çillenme görülür. Bunlar çocuklarda sevimli görünse de erişkin yaşlarda genellikle sorun haline gelir.
Hipopigmente lekeler : Özellikle kollar ve bacakların alt kısmında oluşan küçük, yuvarlak, beyaz lekelerdir. Beyaz görünürler ama esasında rengini kaybetmiş deri parçalarıdır. Özellikle güneşte yandıktan sonra, bu beyazlık daha çok göze çarpar. Çünkü , lekelerin rengi hiçbir şekilde değişmez.
Yaşlılık lekeleri: Pigmentlerdeki değişikliklerle oluşur. Bu lekeler, zaman içinde ve güneşin de etkisiyle koyulaşır. İnsanın cildi harita gibi görünür. Cilt rengine bağlı olarak, lekeler açık bej, oldukça siyah ya da grimsi bir renkte olabilir.
Ekimoz: Derinin kolayca morarmasıdır. İnsan nereye çarptığını bile hatırlamaz ama cildi ağır bir darbe yemiş gibi morarır. Kan pıhtılaşması ile ilgili sorunlarda, diyabet hastalarında, yaşlı insanlarda, yorgun ve güneş hasarı görmüş bir çok deride ekimozlara rastlanır.
Photo-aging: Yaşa değil, güneşe bağlı yaşlanmadır. Tipik olarak tarımla uğraşanlarda vedenizcilerde görülen kırışıklıklar böyledir. Yıllarca bronzlaşma tutkusu ilegüneşlenen gençler de yaşları biraz ilerlediğinde photo-aging’in sonuçlarıyla karşıkarşıya kalırlar.
Güneşe çok fazla maruz kalındığında, derideki kollajen lifleri yok olur. Elastik lifler ise dejenere olur. Bu durum cildi tamamen desteksiz bırakır ve son derece derin çizgilerin meydana gelmesine neden olur. Photo-aging etkisinden UVA ve UVB ışınları sorumludur.
Aktinik keratoz: Yüz ve ellerin derisinde kahve renkli pürtükler oluşmasıdır.Özellikle güneşli ülkelerde ve açık tenli insanlarda ortaya çıkar. Ülkemizde çok sayıda, aktinik keratoz vakası görülür. Güneşte fazla kalınırsa, genç yaşlarda da meydana gelebilir. Aktinik keratoz’lar zamanla, kötü huylu bir cilt kanserine dönüşebilir. Ancak gelişme seyri çok yavaştır.
Telenjektazi: İnce kılcal damarların çatlaması ve ciltte belirginleşmesidir. Kronik güneşhasarlarında, fazla alkol tüketenlerde, çok sıcak ortamda çalışanlarda, kortizonlukremleri uzun süre kullananlarda görülür.Yüzdeki kılcal damar çatlamaları ,özelikle yanak ve burun üstünde olur.
Siyah noktalar: Güneş etkisiyle, yüzde siyah noktalar (komedon) ve küçük yağ bezleri oluşur. Dikkat edilirse, yaz mevsiminde yüzdeki siyah noktaların arttığı farkedilir. Bunlar da güneşin eserleridir.
Katarakt: Güneş ışınları gözde katarakt riskini ciddi olarak arttırır.
Deri kanseri : Güneş deri hücrelerinde DNA dengesini bozarak genetik yapıyı değiştirir ve kanser hücrelerinin çoğalmasına neden olur. Güneşin en çok ürküten etkisi de budur.
PHOTOAGING
Güneşe Bağlı Cilt Yaşlanması (Foto-Yaşlanma)
Eğer yaşlanmaktan koruyorsanız; güneşten uzak durun, solaryuma karşı da ihtiyatlı olun.
Yapısal olarak ve doğal seyrinde yaşlanan deriler, yumuşacık kalır ve kırışıkları sık olsa da ince çizgiler halinde olur. Fazla güneşlenen insanların cildi ise kalınlaşır, sertleşir ve kırışık çizgileri derinleşir. Güneş ciltte çeşitli biyokimyasal olaylara sebep olur. Tüm bu olayların sonucunda cildi gergin, esnek ve pürüzsüz tutan doğal yapı bozulur. Cilt kösele görünümü almaya başlar ve photo-aging belirtileri oluşur. Bu kavrama alışmamız ve önlem almayı öğrenmemiz gerekiyor. Photo-aging-ışık yaşlanması-ultraviyole yaşlanması-ışın yaşlanması-foto yaşlanma veya genel olarak, güneşe bağlı yaşlanma diyebileceğimiz bu durum; estetik kaygıları olanlar için, her türlü önlemi almaya değer. Güneş ışınlarının yol açtığı cilt deformasyonu ve dejenerasyonu, bronzluk tutkusu devam ettiği müddetçe, güzelliğin en büyük düşmanı olmaya devam edecek. Unutmamak lazım ki, tüm bu güneş hasarları, solaryuma fazla düşkün olanların da başına gelebilir.
PHOTOAGING SONUÇLARI
* Erkenden başlayan derin kırışıklıklar
* Kuruluk
* Homojen olmayan cilt yüzeyi ve tonu
* Donuklaşan ten rengi
* Beyaz ve sarı ırkta sapsarı yüzler
* Zenci ırkta küllü bir renk
* Köselemsi, kalın bir deri
* Görünür porlar
* Cildin en küçük bir tahrişte morarması
* Yüzdeki kılcal damarların bir örümcek ağı gibi görünmesi
* Düzensiz pigmentasyon
* Yaşlılık lekeleri : Kahverengi (hiperpigmentasyon) veya beyaz (hipopigmentasyon) lekeler.
* Deride, ileride kanser riski taşıyabilecek, pürtükler, kabarıklıklar; aktinik keratoz, bazal hücreli epitelyoma ve squamous hücreli karsinomlar.
GLOGAU PHOTOAGING SINIFLANDIRMASI
Grup 1 Hafif:
28-35 Yaşlar arasında görülür. Bu aşamada henüz keratoz ve skarlar başlamamıştır. Hafif çizgiler dikkati çeker. Bazen makyaj ihtiyacı hissedilebilir.
Grup 2 Orta:
35- 50 Yaş arasında görülür. Erken aktinik keratozlar, zamansız kırışıklıklar, hafif skarlar ile kendini gösterir. Hafif makyaj ihtiyacı vardır.
Grup 3 İleri:
50-60 Yaş arasıdır. Aktinik keratozlar, telenjaktaziler ile birlikte sarımsı bir cilt rengi, dinlenme halinde hafif kırışıklık ve hafif akne skarları başgösterir. Makyaj kusurları gidermez.
Grup 4 Şiddetli:
60-75 yaş arasında. Aktinik keratozlar ilerler, kanser vakaları görülür. Kırışıklıklar derinleşir ve akne skarları şiddetlenir.
BRONZLAŞMA TUTKUSU İÇİN SONSÖZ
Kendinizi kandırmayın!
* Sağlıklı bronzluk yoktur!
* Erken yaşlanmaktan korkuyorsanız, güneşten uzak durun.
* Solaryumlara karşı da ihtiyatlı olun.
* Bronzlaşmak için cilde renk veren kremleri tercih edin.
* Kremlerle elde edilen bronzluk sizi güneşten korumaz, unutmayın!
Dr. Yasemin F. Amato
NOT: Bu yazıdan yararlanmak istiyorsanız lütfen Dr. Yasemin F. Amato'ya ait olduğunu belirtiniz ve kaynak gösteriniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder